Günler birbirini kovalıyor,
zaman akıp gidiyor. Geleli neredeyse 2 ay oldu. Zaman nasıl geçecek derken,
zamanı durdurmaya çalışıyorum sanki şu an. Bu kadar kısa bir zaman içinde bile
ne kadar çok şey yaptım ve birbirinden farklı yerler görmeye, insanlar tanımaya
da devam ediyorum. Hayatımda hiç bu kadar planlı olduğumu hatırlamıyorum
sanırım. Hafta içi kurslar, hafta sonu geziler derken, bir bakıyorum yeni bir
haftaya başlamışız. Ve aynı tatlı telaş birbirini takip ediyor. Rutin işlerimi ve hobilerimi yaparken bir yandan da her ayın farklı
gündemleri ile ilgileniyoruz. Bu ay 5 günlük Ön-Varış Eğitimi’ne gittik başka
bir ile. Dünyanın her yerinden Slovakya’ya gelen Agh gönülleri ile tanıştım.
Herkes içinde başka bir dünya, başka bir hikaye… Birbirinden farklı insanlar;
bazıları sessiz ve bir o kadar utangaç, bazıları filmlerden fırlamışçasına
çılgın karakterlere sahip, hareketli.
Yoğun geçen 5 gün eğitim içeriğinin bana öğrettikleri çok fazla oldu diyemeyeceğim ama küçük aralarda ve akşam yürüyüşlerindeki o küçük sohbetler; bana hayatımda unutamayacağım şeyler öğretti. Hayatımızda gerçekten nelerin değişebileceğini ve özellikle bunun ne derece değişebileceğini tahmin bile edemeyiz sanırım. Zira bizler genelde bazı şeylerin değişmez olduğunu düşünüyoruz zaman zaman. Düşüncelerimizin, inançlarımızın ne kadar da ince bir çizgi üzerinde olduğunu, hiç bu kadar derinden hissetmemiştim sanırım. İnsanlarla sohbet etmeyi bu yüzden seviyorum işte, bazen onların gündelik yaşamı ya da yaşanmışlıkları, sana hayatında unutamayacağın dersler verip, hayatın için anlamlı çıkarımlarda bulunmana yardımcı oluyor.
Yoğun geçen 5 gün eğitim içeriğinin bana öğrettikleri çok fazla oldu diyemeyeceğim ama küçük aralarda ve akşam yürüyüşlerindeki o küçük sohbetler; bana hayatımda unutamayacağım şeyler öğretti. Hayatımızda gerçekten nelerin değişebileceğini ve özellikle bunun ne derece değişebileceğini tahmin bile edemeyiz sanırım. Zira bizler genelde bazı şeylerin değişmez olduğunu düşünüyoruz zaman zaman. Düşüncelerimizin, inançlarımızın ne kadar da ince bir çizgi üzerinde olduğunu, hiç bu kadar derinden hissetmemiştim sanırım. İnsanlarla sohbet etmeyi bu yüzden seviyorum işte, bazen onların gündelik yaşamı ya da yaşanmışlıkları, sana hayatında unutamayacağın dersler verip, hayatın için anlamlı çıkarımlarda bulunmana yardımcı oluyor.
Eğitimin bir günü de sosyal aktivite günü olduğu için gruptaki bir kızın
projesini ziyarete gittik. Tablo gibi bir yer, ama gerçek. Proje tamamen doğal
yaşamı amaçlıyormuş. Meyve ağaçları, hayvanlar, proje evinin içi; gördükçe
hayran kaldım, her şey gerçekten doğal. Buz dolapları yok, soğuk bir oda var;
kaloriferleri yok, soba kullanıyorlar; yemek pişirme ocakları yok, her şeyi
fırında pişiriyorlar; peyniri sağdıkları keçinin sütünden yapıyorlar ve daha
nicesi. Gerçekten hayal gibiydi, özellikle de o küçük ev. Beni kendi
hayallerime alıp götürdü adeta. Ve şu an gördüğüm bu yerler benim hayallerimi
daha da güçlendiriyorlar.
Eğitimin bir günü de sosyal aktivite günü olduğu için gruptaki bir kızın
projesini ziyarete gittik. Tablo gibi bir yer, ama gerçek. Proje tamamen doğal
yaşamı amaçlıyormuş. Meyve ağaçları, hayvanlar, proje evinin içi; gördükçe
hayran kaldım, her şey gerçekten doğal. Buz dolapları yok, soğuk bir oda var;
kaloriferleri yok, soba kullanıyorlar; yemek pişirme ocakları yok, her şeyi
fırında pişiriyorlar; peyniri sağdıkları keçinin sütünden yapıyorlar ve daha
nicesi. Gerçekten hayal gibiydi, özellikle de o küçük ev. Beni kendi
hayallerime alıp götürdü adeta. Ve şu an gördüğüm bu yerler benim hayallerimi
daha da güçlendiriyorlar.
Bu ayın bir diğer gündemi de kuruluşumun ev sahipliği yapacağı uluslararası
bir toplantı idi. İtalya, Arjantin, Avusturya ve Meksika’dan farklı kuruluşları
temsilen gelen kişilerle, toplantı daha sonra da kuruluşumuzun bütün ekibiyle
birlikte akşam yemeğine gittik. Meksika’dan gelen dernek başkanı 63 yaşındaki
amca, bütün yemek boyunca bana sorular sordu; İslam’la, başörtümle alakalı.
Bende cevapladım tabii hepsini. Türkiye’de asla deneyimleyemeyeceğim bir şey bu
benim için. Günlük hayatımızın içinde olan şeyleri kendi etrafımızda açıklama
gereği duymayız, çünkü herkes bunu biliyordur zaten. Ama burada bazı şeyleri
açıklıyorum. Açıkladıkça bir yandan karşımdakine öğretirken, öte yandan da en
çok kendim öğreniyorum, kendimin farkına varıyorum aslında. Yemeğin sonunda
ismimi kağıda yazmamı istedi, mümkünse ailenin seslendiği gibi yazar mısın?
diyerek. Ben, Ayşecik yazarken, bir yandan neden yazmamı istediğini sordum.
Cevabını hiç unutmayacağım sanırım; ‘Bugün çok şey öğrendim senden, ismini
unutmak istemiyorum.’ dedi. Ne diyeceğimi bilemedim, ne öğrettim ki,
bana kalsa hiçbir şey… 3 gün içinde böyle güzel anılar yaşayıp
ayrılmak paha biçilemez bir duyguydu. Belki hayatım boyunca bir daha
göremeyeceğim bir insandı ama etkisini hiç unutamayacağım bir anı oluşturdu üzerimde.
2 ayımın dolu dolu geçmesiyle birlikte, beni bekleyen 10 diğer ayın, yeni deneyimlerini, yeni insanlarını, yeni yolculuklarını heyecanla bekliyorum.
2 ayımın dolu dolu geçmesiyle birlikte, beni bekleyen 10 diğer ayın, yeni deneyimlerini, yeni insanlarını, yeni yolculuklarını heyecanla bekliyorum.
No comments:
Post a Comment