Thursday, 27 February 2025

Karla Gelen Şubat: Beyazın İçindeki Renkler

 

Şubat ayı, beyaz örtüsünü büyük bir cömertlikle serdi bu yıl. Karla uyanmak, bembeyaz sokaklarda yürümek, çocuklar gibi heyecanlanmak… Ama en güzeli, bu ay kayak yapmayı öğrenmiş olmamdı! Gönüllü arkadaşlarımla birlikte ayın başında çıktığımız kayak gezisi, içimde tarifsiz bir mutluluk ve özgürlük hissi bıraktı. Kayarken rüzgarın yüzüme çarpışı, düşe kalka ilerlemelerimiz ve sonunda o dik yokuşu başarıyla inebilmenin gururu… Hepsi bir film sahnesi gibiydi.









Okullar ise her zamanki gibi bana ilham vermeye devam etti. Bu ay, çocuklarla birlikte çok çeşitli etkinlikler gerçekleştirdim. Etkinliklerime mesleki bir bakış katmak, yani psikolojik danışmanlıkla harmanlamak, hem bana hem de öğrencilere bambaşka bir derinlik kazandırdı. Onların gözlerindeki ışık, verdiğim emeğin en güzel karşılığıydı.





Ayın ortalarında güzel bir sürpriz yaşadık: Geçen yılın KERIC gönüllüsü Nur bizi ziyarete geldi. Onun deneyimlerini dinlemek, geçmiş ile bugünü buluşturmak kalbimi sıcacık yaptı. Zamanın ne kadar hızlı geçtiğini fark ettim ama aynı zamanda ne kadar dolu dolu yaşadığımı da...





Ve elbette: menemen sabahı! Diğer gönüllülere Türk mutfağının bu efsane lezzetini tanıttık. İlk lokmalarından sonra yüzlerinde beliren o şaşkın ve mutlu ifade her şeye değdi. "Bunu nasıl yapıyorsun?" soruları, tarif defterlerine düşen notlar… Kültürleri paylaşmak, gerçekten bambaşka bir bağ kurmamıza vesile oldu.





Şubat ayının beni en çok heyecanlandıran anlarından biri ise yapay zeka eğitimi oldu. 15 farklı ülkeden gönüllüyle bir araya geldik. Her biri kendi hikayesiyle, kültürüyle, tutkularıyla geldi. Eğitim boyunca sadece AI hakkında değil, insanlar hakkında da çok şey öğrendim. Türkiye’den gelen Leyla’nın içtenliği, getirdiği tatlılar ve sıcak sohbetiyle kalbimizde ayrı bir yer edindi.














Training’in son gününde ise bambaşka bir deneyim yaşadık: Karlı bir dağda hiking yürüyüşü yaptık. Yorucuydu, evet. Ama adımlarımız karı ezdikçe, manzara büyüsünü artırdıkça içimde tarifsiz bir huzur hissettim. Doğayla bu kadar iç içe olmak, insanı olduğu yere daha sıkı bağlayan bir şey.






Tüm bu güzelliklerin arasında, bazen zorlandığım anlar da oldu. Gönüllülük deneyimi çoğunlukla keyifli olsa da, insan zaman zaman yalnız ve kırılgan hissedebiliyor. İşte böyle anlarda oda arkadaşım Nina’nın varlığı benim için bir armağandı. Ne yaşarsam yaşayayım yanımda olduğunu bilmek, her koşulda desteklendiğimi hissetmek… Bu deneyimin en kıymetli parçalarından biri de bu oldu.

Ayın sonunda Cadca’da bir sirk gösterisine gittik. Renkli ışıklar, kahkahalar, şaşkın bakışlar arasında yine birlikteydik. Bu ay, birlikte geçirilen zamanların, yeni karşılaşmaların, derinleşen bağların ayı oldu.

Şubat, karla birlikte geldi ama kalbimde rengarenk izler bırakarak veda etti…













Monday, 3 February 2025

Yeni Yıl, Yeni Başlangıçlar, Yeni Ben

 


Bir yıl daha geride kaldı ve yepyeni bir takvimin ilk yaprağını araladım. Yeni yılın ilk dakikalarına Paris’in ışıklar altındaki sokaklarında girdim. O an, zamanın büyülü bir şekilde durduğunu hissettim. Ardından Prag’a doğru uzanan bir yolculuk… Rüya gibi geçen günlerin sonunda, tatlı bir yorgunlukla Slovakya’daki evime döndüm. Yalnızca birkaç gün sonra, diğer gönüllü arkadaşlarım da eve geldi ve sıcak bir akşam yemeği etrafında toplandık. Masanın etrafında kahkahalar yükselirken, herkes tatil anılarını birbirine anlatıyor, yaşanan güzel anlar tekrar tekrar canlanıyordu. Seyahat etmek ruhumu besliyor, ancak dostlarla paylaşılan bir sofranın verdiği huzur bambaşkaydı.












Ocak ayının ikinci haftası Cadca bembeyaz bir örtüye bürünmüştü. Kar, sessizce düşerken, içimde çocukça bir heyecan uyandı. Kardanadam yaptık, iglo inşa ettik; karın içine düşe kalka gülüşlerle dolu anlar yaşadık. Ancak uzun bir tatilin ardından eski düzenime dönmek kolay olmadı. Okulun koridorlarına adım atarken içimde hafif bir yorgunluk vardı. Ama öğrencilerimin gözlerindeki ışığı gördüğüm an, tüm yorgunluğum yerini büyük bir özleme bıraktı.



Ve işte en büyük heyecan: İlk kayak deneyimim!


Denizle büyümüş bir çocuk olarak, kar bana hep uzaktı. Soğuk kış günlerinde deniz özlemi çekerken, kayak yapmak fikri hiç aklıma gelmezdi. Ama bu yıl, sınırlarımı zorlamaya, konfor alanımı terk etmeye karar verdim. Kayak takımlarımı giyip kara ilk adımımı attığımda içimde korku vardı. Buz gibi rüzgar yüzüme çarparken, yere düşeceğimi biliyordum… ve evet, düştüm de! Ama her düştüğümde içimde bir başka cesaret doğdu. Zamanla, kaymanın o büyüleyici hissini yakaladım ve düşe kalka da olsa başardım. Üstelik yalnızca arkadaşlarımla değil, öğrencilerimle de kayak eğitimlerine katıldım. Sınıfın dışına taşan bu paylaşım, öğretmen-öğrenci ilişkimizi güçlendirirken, benim de içimdeki korkuları aşmamı sağladı.





Bu ayın bir diğer güzelliği ise, Çekya’da gönüllülük yapan arkadaşımın ziyareti oldu. Beraber dağ yollarında yürüdük, doğanın sesine kulak verdik. Uzakta bile olsak, dostluğun mesafeleri aşan bir bağ olduğunu bir kez daha hissettim.

Son olarak, gönüllülerin buluşma noktası olan "Mid-Term" toplantısı… Burada, farklı ülkelerden gelen gönüllülerin hikayelerini dinlerken kendi hikayemi daha derinden kavradım. Yalnız olmadığımı, benim gibi hisseden, benim gibi zorluklarla mücadele eden pek çok insan olduğunu görmek içimi ferahlattı. Kendimle baş başa kalmayı, iç sesimi duymayı, neyi gerçekten istediğimi daha iyi anlamayı öğrendim.








Ocak, bana yalnızca karı, seyahati ve yeni deneyimleri getirmedi. Aynı zamanda, kendime doğru atılan büyük bir adımın ayı oldu. Tüm yaşanan zorluklara rağmen, kendimden yeni bir “ben” inşa ettiğimi görmek beni mutlu ediyor. Çünkü artık biliyorum ki, her yolculuk biraz da kendimize yapılan bir yolculuktur.