Friday, 27 September 2024

Litvanya ve Türkiye Ankara'da El ele!


Avrupa Birliği’nin isteğiyle, IYACA Derneği tarafından yürütülen gönüllülük projesinde yer aldım, Ankara’da büyük bir heyecanla yer aldığım bu proje, Litvanya ve Türkiye'den gelen gönüllülerle gerçekleşti. Avrupa Birliği sayesinde hayata geçirilen bu proje, bana önemli bilgiler ve becerilerkazandırdı.

Etkinliklerin geneline sabah sporuyla başladık. Ankara’nın güzel havasında düzenlenen takım sporlarıyla hem fiziksel aktivitenin keyfini çıkardık hem de birbirimizle daha yakın ilişkiler kurduk. Spor etkinlikleri, sadece eğlence sağlamakla kalmadı, aynı zamanda katılımcılar arasında güçlü bir takım ruhu oluşturdu.

Projenin bazı günlerinde gönüllü olarak yerel bir çiftlikte domates toplama etkinliği için bir aradaydık. Bu etkinlik, sürdürülebilir tarıma dikkat çekmek ve yerel üretimi desteklemek amacıyla düzenlendi. Gönüllüler olarak, kırsal alanlarda çiftçilerin yanında çalışarak dayanışmanın ve üretime katkı sunmanın ne kadar değerli olduğunu bir kez daha fark ettik. Doğayla iç içe yapılan bu etkinlik, katılımcıların çevre bilincini artırırken, yerel tarımın zorluklarını deneyimlemelerine de olanak tanıdı.


Yine proje içerisinde, okul boyama etkinliği yaptık. Ankara’daki bir ortaokulun duvarları, gönüllülerin el birliğiyle rengarenk boyandı. Bu etkinlik hem eğitim kurumlarına katkı sağlamak hem de öğrencilerin eğitim aldığı mekanları güzelleştirmek için organize edildi. Bizler, okulu daha canlı ve sıcak bir ortama dönüştürmek için büyük bir öz veriyle çalıştık.

Proje kapsamında yapılan etkinlikler arasında, TBMM ve Ankara Kalesi gezisi de unutulmaz deneyimler arasındaydı. Gönüllü arkadaşlarımızla birlikte Türkiye’nin kalbi sayılan TBMM’yi ziyaret ettik, demokrasinin işleyişini ve buralarda sistemin nasıl yürütüldüğünü yerinde görme fırsatı bulduk. Hem tarihi hem de siyasi açıdan benim için çok önemliydi. Ardından Ankara Kalesi’ne çıktık, Ankara’nın tarihini ve manzarası beni çok etkiledi. Kaleden şehre bakarken, geçmişin izleriyle günümüzünyenilikleri bir araya geldi. Bu tür kültürel geziler, Ankara'nın zengin ve çok değerli tarihini daha yakından tanımamı sağladı.



Bu proje, yalnızca fiziksel katkılarla sınırlı kalmadı, kültürel ve sosyal bağları da güçlendiren bir proje olarak öne çıktı. Bu proje, benim kişisel gelişimime katkı sağlarken, toplum için de büyük bir fark yarattı. Bütün gönüllülerin birlikte çalışarak dayanışma örneği sergilediği bu proje, farklı milletlerle beraber gönüllülük yapmanın faydalarını bence en güzel şekilde yansıttı.

İyi ki bu projede yer almışım. Her zaman gönüllü olmaya devam edeceğim.


Ankara'da Takım Gönüllülük Maceram


Türkiye’den selamlar, ben Leyla!

Harika bir takım gönüllülük projesinin ardından bunları yazıyorum. 6 Litvanyalı ve 4 Türk gönüllüden oluşan takımımızla birlikte iki hafta boyunca Ankara’da gönüllülük yaptık. Bu, benim ilk “teamvolunteering” deneyimimdi. Sürecin ve faaliyetlerimizin harika olmasının yanı sıra çok güzel insanlarla tanıştık ve gerçek bir takım olduğumuzu hissettim. 




Gönüllülük sürecimizde hem topluma katkı sağlamak için çalıştık hem de eğlenirken öğrendik. Bu deneyimi kendi ülkemde yaşıyor olmama rağmen benim de burada öğreneceğim birçok şey olduğu gördüm. Yaptığımız her faaliyeti gerçekten hepimiz isteyerek yapıyor ve sonunda mutlu oluyorduk. İhtiyaç sahibi ailelere yardım sağlamak için sebzelerin yetiştirildiği bir bahçede çalıştık. Belli bir süre ürün topladıktan sonra çay molası vermiştik ve ekibimizden arkadaşlarımızın daha fazla çalışmak istemeleriyle birlikte hemen tekrar işe koyulduk. Ankara’da geçen bir ağustos gününden bahsediyoruz... Hava gerçekten sıcaktı ama bu bile bizi yıldıramadı. Birkaç saat sonunda ne kadar çok domates topladığımızı görünce hepimizin yüzündeki gülümseme günün özetiydi bizim için… 


İnanılmaz yetenekli bir takımdık. Ekipteki herkesin bu kadar yetenekli ve geniş bir hayal gücüne sahip olması beni şaşırtmadı değil. Okuldaki duvarları boyamak ve eğlenceli hâle getirmek için bir faaliyetimiz vardı. Takımlara ayrıldık ve her birimiz yanımıza birkaç öğrenci alarak çalışmaya başladık. Bir grup orman çizdi, bir başka grup uzaydan ve gezegenlerden esinlendi, diğer bir grup ellerinin izinden oluşan büyük bir ağaç oluşturdu ve daha birçok şey… Gün sonunda çocuklar da bizler de yorgun ama mutlu gözlerle duvar resimlerini izledik. Tekrar gerçekleştirmek için heyecanlandığım bir etkinlik oldu. Gerçekten benim için harika bir deneyimdi. Birbirinden yetenekli takım arkadaşlarımla birlikte bir okulda izimizin kaldığı bilmek de beni ayrıca çok mutlu hissettiriyor.


Günlerimiz bunlar gibi hem toplumsal fayda sağlayacağımız hem de sporla ilgilenebileceğimiz farklı faaliyetlerle geçiyordu. Her gün birlikte sabah sporu yapıyorduk. Bunların yanı sıra bir gün boyunca birlikte Ankara’yı gezdik ve arkadaşlarımızın farklı tatlar denemelerine yardımcı olduk. Onların deneyimledikleri her yeni şeyde biz de onların kültürleri ile ilgili farklı şeyler öğreniyorduk. Bizim kültürümüzle benzer veya bambaşka olan şeyleri duymak elbette hepimizi heyecanlandırıyordu. İki hafta boyunca çok güzel işler yaptık evet ama daha da önemlisi harika dostluklar kazandık. Arkadaşlarımızı uğurlarken tekrar görüşeceğimizin sözüyle ayrıldık.

IYACA ve Širvintų ekiplerine bize böylesine güzel bir fırsat sundukları için teşekkür ederim. Nice güzel projelerde bir araya gelmek dileğiyle…




Thursday, 26 September 2024

A Turkish Tale: Adventure, Friendship, and Environmental Stewardship

This year, I had the incredible opportunity to participate in an Erasmus project held in Turkey, a country rich in culture, history, and breathtaking landscapes. One of the most memorable parts of the journey was our visit to Cappadocia, a city that feels like it's been plucked from a fairy tale. With its unique rock formations and the famous hot air balloons floating in the sky at sunrise, Cappadocia offered an experience that was nothing short of magical.

Our group woke up early one morning to watch the iconic hot air balloons ascend into the sky. The view was beyond breathtaking—hundreds of colorful balloons rising against the backdrop of Cappadocia's surreal landscape. It was a moment of pure awe, one that I’ll never forget.



The project was not just about sightseeing; it also had an important environmental component. As part of our Erasmus activities, we took time to clean up a nearby lake. Equipped with gloves and bags, we worked together to pick up trash, helping preserve the natural beauty of Turkey. It was a rewarding experience, knowing that we contributed to the environment while bonding with participants from different countries.

Beyond the projects, the trip was filled with fun moments. We shared stories, laughed, and explored the town together, making friendships that transcended borders. Whether it was tasting local Turkish cuisine or even painting school walls, the experience was full of joy and discovery.


Participating in this Erasmus project was not only an opportunity to explore a beautiful part of the world but also to connect with like-minded people from various cultures, all while making a positive impact. Turkey,  will always hold a special place in my heart, and I can’t wait to embark on another adventure soon!

Tuesday, 24 September 2024

My Personal Experience During Volunteering in Turkey

First of all,I am incredibly grateful for this opportunity. It was one of the most memorable trips I've ever had. I had always wanted to explore Turkey because there was something about it that seemed so exciting. The first city we visited was Ankara, and I was stunned by its size.

The first week, we participated in an Erasmus project, which was incredibly interesting. I learned a lot about the importance of volunteering and met many kind, warm people. I mostly spent time with my Lithuanian team, who were super friendly and always by my side, as we were together throughout the entire trip.


After the Erasmus project, we stayed a few more days in Ankara for additional volunteering. We visited a local farm and helped collect tomatoes. Later, we visited Kayseri, which was very different from Ankara. It felt more modern and cozier, and I really liked the vibe.

In Kayseri, we volunteered at a school for children and helped paint the school walls. We also had the opportunity to visit Cappadocia, which had always been one of my dreams.

After Kayseri, we traveled to Istanbul, and it was amazing to finally see a city I had always wanted to visit. I spent the last days there hanging out with my friends, and I felt free and happy. Thank you all for this experience and spending time together. 






Thursday, 12 September 2024

Volunteering in Turkey: My Heartfelt Journey in Ankara and Kayseri

I’ve always believed that travel is more than just sightseeing — it’s about connecting with people, giving back, and leaving a positive impact wherever you go. That’s what brought me to Turkey, where I had the chance to volunteer in the Turkey capital Ankara and the more tranquil, beautiful city of Kayseri. What I didn’t expect was how much these experiences would shape me and teach me about kindness, community, and resilience.


Painting School walls in Ankara

One of the first projects I joined was on the walls of a local school in Ankara. Together with local volunteers we transformed grey walls into something vibrant and hopeful. Every brushstroke felt like a conversation with the city, a small way to give life and colour to spaces that people use every day. And in return, I found myself learning about Turkish culture — the patterns, symbols, and stories we painted reflected the heart of the community. It was amazing how something as simple as paint could bring so many smiles.



Gathering Tomatoes for the Needy in Ankara

Ankara is a city surrounded by beautiful landscapes and farming communities. Here, I had the chance to work with local farmers, helping them gather tomatoes that would later be distributed to poor families. I spent my days under the sun, learning about traditional farming methods and the importance of sustainable agriculture in Turkey. It wasn’t easy work, but it felt good to know that what I was doing would help feed families who needed it the most.



Playing with Children

After leaving Ankara, I traveled to Kayseri,one of the most heartwarming parts of my journey was spending time with children at a local boy school. I didn’t speak much Turkish, but it didn’t matter. Laughter is universal, and so are games. We played soccer, drew pictures, and told stories (even if mine were a bit lost in translation). The children’s joy was contagious, and their resilience inspiring. Knowing that my time — even just a few hours — could bring them happiness and confidence was deeply rewarding.


Environmental Cleanup

Kayseri’s natural beauty is breathtaking — but, like many places, it’s threatened by litter. I joined a group of local volunteers in gathering trash from parks and natural areas. As we worked, locals passing by would often stop to thank us or even join in. It reminded me that small actions can inspire bigger change. By the end of the day, we could see the tangible difference we made, and it felt empowering to contribute to preserving such a beautiful place.


A Journey of Connection

Volunteering in Turkey wasn’t just about helping others; it was about building connections — with the people I met, the communities I worked in, and the land itself. Whether I was painting a wall, playing with children, gathering crops, or picking up trash, I realized that every small act of kindness has the power to make the world a little better. And I left Turkey with a heart full of gratitude and countless memories I’ll carry with me forever.

If you’re thinking of volunteering abroad, I can’t recommend it enough. It’s not just about what you give; it’s about what you gain in return — friendships, perspective, and the knowledge that you’ve left a piece of yourself in a place that now feels like home.


Sunday, 1 September 2024

ESC Serüvenim: Sirvintos'ta Mayıs Ayı

ESC Serüvenim: Sirvintos'ta Mayıs Ayı

Merhaba herkese, ESC kapsamında geçirdiğim bu serüvenin Mayıs ayıyla birlikte yeni bir enerji kazandığını hissediyorum. Ayın başlamasıyla birlikte günler daha uzun ve keyifli geçmeye başladı, ara sıra yağmurlu günler olsa da havalar artık ısındı. Sıcaklık genellikle 22-23 derece civarında seyrediyor ve gün ışığı neredeyse gece 3'e kadar sürüyor. Türkiye'deyken böyle bir deneyim yaşamamış olmam, gece karanlığının hiç bitmemesi uyumamı zorlaştırıyor.

Mayıs'ın başında Gelvonai'deki Youth Center'ın açılışını yaptık. Sirvintos Belediye Başkanı Zivile de açılışta bizimle birlikteydi. Youth Center'ın ilk günlerinden bugüne kadar olan değişimini gösteren kısa bir video izledik ve etkinlik sırasında Kahoot oynadık. Mayıs, sakin başlamasına rağmen Youth Center'daki etkinliklerimizle hız kazandı. Her Pazartesi, English Club ile ilgili atölyeler düzenledik ve gençlerle etkileşimimizi artırdık.

Bu ayın en heyecan verici olaylarından biri de Eurovision Şarkı Yarışması'ydı. Türkiye'nin katılmamasına rağmen, Sertab Erener'in konuk olarak gelmesi özel bir anıydı benim için. Kültür Merkezi ile iş birliği yaparak bir kafenin bahçesinde açık hava etkinliği düzenledik ve yarı finalleri ve finali burada izledik. Gecenin serin olmasına rağmen, farklı ülkelerin şarkılarını dinlemek büyük keyif verdi. Litvanya bu yıl yarışmada 14. Oldu.

Havaların daha da ısınmasıyla ben, sıcak havalardan pek hoşlanmasam da Gelvonai ve Musninkaie'de geçirdiğim sakin günlerden memnun oldum. Burada puzzle yapmaktan, Uno oynamaya kadar çeşitli aktivitelerle zaman geçiriyoruz.

16 Mayıs'ta ise Youth Center'da bir Disko Gecesi düzenledik, DJ eşliğinde geceyi tam anlamıyla bir kulübe çevirdik. Katılımın yoğunluğu beni şaşırttı, ancak müzik ve tasarımla geçirdiğimiz eğlenceli zamanlar gerçekten değerliydi.

Mayıs ayını geriye dönüp düşündüğümde, burada geçirdiğim her anın beni nasıl büyüttüğünü ve topluluk, kültür ve gönüllülük üzerine ne kadar çok şey öğrendiğimi görüyorum. Haziran ayının getireceklerini merakla bekliyor, Sirvintos'a katkıda bulunmaya ve yeni deneyimleri kucaklamaya devam etmek için sabırsızlanıyorum.